
Yerli İlaç Endüstrisinin Krizi: Acil Çözüm Gerekiyor
Türkiye’nin ilaç fiyatlandırma sisteminde yıllardır süregelen yapısal sorunlar, güncel ekonomik koşullardan uzak olan ilaç kuru nedeniyle Türk ilaç endüstrisini ciddi bir darboğaza sürüklüyor. Sektör genelinde üretim azalırken, birçok firma hayatta kalma mücadelesi veriyor. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Savaş Malkoç, yerli üretim gücünün tehdit altında olduğunu ve acil çözüm adımları atılmazsa kalıcı hasarların kaçınılmaz olacağı konusunda uyarıda bulundu.
2023 Yılı İlaç Pazarındaki Durum
Türkiye ilaç pazarı, 2022 yılında kutu bazında %3,9 oranında küçüldü. Bu daralma, 2025’in ilk çeyreğinde de devam ederek pazarın %3,1 oranında gerilemesine neden oldu. Üretim tarafında ise daha dikkat çekici bir durum söz konusu; 2024 yılı itibarıyla ilaç sanayi üretimi %7,3 oranında düşerken, Nisan 2025 itibarıyla bu gerileme yıllık ortalama %10,8 seviyesine ulaştı. İEİS, Türk ilaç sektörünün üretim gücüne ve ihracat potansiyeline yönelik ciddi tehditler karşısında, 24 Ekim’de güncellenen ilaç kurunun derhal yeniden belirlenmesi ve fiyatlandırma mevzuatının günümüz koşullarına uygun şekilde reforme edilmesi gerektiği çağrısını yaptı.
Sektör Talebinde Net: Acil Kur Güncellemesi ve Fiyatlandırma Reformu
Mevcut durumda ilaç fiyatları, bir önceki yılın ortalama Euro kurunun %60’ı alınarak ve yılda sadece bir defa belirlenen ilaç kuruna göre hesaplanmaktadır. Referans fiyatlandırma sistemi devreye alındığında, piyasa kurunun %100’üne tekabül eden ilaç kuru, güncel kurun yalnızca %46’sına denk gelmektedir. SGK’ya verilen ortalama %27’lik iskontoları dikkate alındığında bu oran %32’lere kadar düşmektedir.
İEİS’in kamu otoritelerine sunduğu politika önerilerinde, ilaç kurunun belirlenmesinde temel alınan %60 katsayısının, 2019 yılı öncesinde olduğu gibi yeniden %70’e çıkarılması ve bu oran doğrultusunda Temmuz ayı içerisinde ilaç kurunun güncellenmesi gerektiği ifade edilmektedir. İlaç kurunun yıl içinde dört defa güncellenmesi ve günümüz koşullarına uygun değişikliklerin zamanında sisteme yansıtılması gerektiğine dikkat çeken İEİS Genel Sekreteri Savaş Malkoç, bu durumun devam etmesi halinde ilaç arz güvenliğinde ciddi sıkıntılar yaşanacağına vurgu yaptı.
“İlaç Sanayimizin Yıllardır Maruz Kaldığı Ekonomik Baskı Katlanılmaz Hale Geldi”
Malkoç, ilaç kuru ile piyasa kuru arasındaki makasın sürekli açıldığını, artan maliyetler ve yüksek kredi faizlerinin firmaları iflas noktasına sürüklediğini belirtti. “Bugün birçok firma konkordato ilan etmeyi değerlendiriyor, bazıları ise satış sürecinde. Bu şartlar altında Türkiye, uzun yıllar yaptığı yatırımların sonucu olarak başardığı her 100 kutu ilacın 92’sini üretme kabiliyetini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Mevcut fiyatlandırma sistemi ve maliyet baskısı nedeniyle yeni yatırımlar yapmak bir yana, mevcut ilaç üretiminin bile sürdürülmesi imkânsız hale gelmiştir. Bu yalnızca sanayimizin değil, halk sağlığının da doğrudan tehdit altına girmesi anlamına geliyor. Eğer acil önlem alınmazsa, yakın gelecekte ilaç yoklukları kaçınılmaz olacaktır.”
Biyoteknolojik İlaçlardaki Atıl Kapasite Sorunu
Sektörün bir diğer kritik konusu ise biyoteknolojik ilaçlardaki atıl kapasitedir. 2024 yılı itibarıyla biyoteknolojik ve biyobenzer ilaçların SGK bütçesi içindeki payı %25’e çıkmışken, Türkiye’deki 13 biyoteknolojik üretim tesisi tam kapasite faaliyet gösterememektedir. Savaş Malkoç, kamu alım garantileri, pozitif ayrımcılık ve üretim teşvikleriyle bu tesislerin hızla devreye alınmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Malkoç, “Türkiye’nin biyoteknolojik ilaçları üretmek için gerekli tesisleri mevcut. Ancak bu potansiyeli hayata geçirecek destek mekanizmaları ne yazık ki devreye alınmadı. Bu nedenle bu milli tesisler maalesef atıl durumda ve bu alana yatırım yapan firmalar zarar ediyor. İthalatın sürekli arttığı, üretimin gerilediği bir sistemin sonu kendi kendine yetememektir. Bu alanda verilecek kamu desteği, yalnızca sektörü değil, ülke ekonomisini ve halk sağlığını da doğrudan koruyacaktır. Ya Türkiye, ilaçta bir ithalat cenneti haline gelecek ya da Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda bölgesel ve küresel bir üretim ve ihracat üssüne dönüşecektir. Tercih bizim değil, politikaların olacaktır. Bu açıdan bakıldığında fiyatı ve süresi önceden belirlenmiş kamu alım garantileri, klinik araştırmalar dahil olmak üzere ürün geliştirme için verilecek uygun maliyetli ve uzun vadeli krediler hayati rol oynayacaktır.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı