
TEMA Vakfı, her yıl 17 Haziran’da kutlanan Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü vesilesiyle, yaşamın temel kaynağı olan toprak varlığının hızla tükenmekte ve sağlığını kaybetmekte olduğuna dikkat çekerek toplumun tüm kesimlerini sorumluluk almaya davet etti. Arazi tahribatı, iklim krizi ve artan kuraklık tehdidi karşısında odak noktası olarak toprağın üretkenliğinin ve sağlığının korunması gerektiğini vurgulayan Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Gezegenimizin taşıma kapasitesini aşmış durumdayız. Arazi tahribatı, iklim krizinin etkisiyle birleşerek çölleşmeyi hızlandırıyor. Gecikmeden doğada açılan yaraları onarmalı, topraklarımızın kaybolan üretkenliğini tekrar kazanmalıyız." ifadelerini kullandı.
İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan arazi tahribatı ve küresel iklim değişikliği, dünya genelinde gıda güvenliğini, su kaynaklarını, geçim olanaklarını ve yaşamı tehdit ediyor. Her yıl Mısır büyüklüğünde, yani yaklaşık 100 milyon hektar arazi üretkenliğini ve toprak sağlığını kaybediyor. Bu büyük tehdidin önüne geçebilmek için arazi tahribatının önlenmesi, tahrip olan arazilerin iyileştirilmesi ve kaybedilen üretkenliğin tekrar kazanılması, yani arazi restorasyonu kritik öneme sahip.
Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen ve her yıl kutlanan Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü, bu sorunlara dikkat çekmek ve çözüm yolları geliştirmek amacıyla düzenlenmektedir. Bu yıl “Arazi Restorasyonu Yap, Fırsatları Açığa Çıkar” temasıyla, arazi restorasyonu için ayrılan kaynakların yetersizliği vurgulanarak acil eylem çağrısı yapılıyor.
Sağlıklı topraklar; gıda güvenliği, sosyal refah ve kuşaklar arası adaletin temelini oluşturuyor. TEMA Vakfı, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde arazi tahribatının dünya ekonomisine yıllık maliyetinin 10 trilyon ABD dolarına ulaştığını belirterek, bu sorunun yalnızca çevresel değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik yönleri olan küresel bir kriz olduğunu hatırlattı. Vakıf, bu sorunun çözümü için toplumun her kesimini sorumluluk almaya ve harekete geçmeye davet ediyor.
Dünyada Kurak Alanların Hızla Artışı ve Türkiye’ye Etkileri
Arazi tahribatı ve iklim değişikliği, kuraklık olaylarında önemli artışlara neden oluyor. 2000 yılından itibaren yaşanan kuraklık vakalarında %29’luk bir artış gözlemlendi. Son 30 yılda, dünya topraklarının dörtte üçünden fazlası daha kurak bir hale geldi. Bu durum, özellikle kurak bölgelerde yaşayan 3 milyar insanı doğrudan etkiliyor.
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, bu tablo karşısında toprağın korunmasının ve iyileştirilmesinin doğayla uyumlu yaşamın vazgeçilmez parçası olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Dünya ekonomisinin %50’si doğadan elde ediliyor. Ancak kısa vadeli çıkarlar için doğa sürekli zarar görüyor. Doğadan alıyor ancak ona yeterince yatırım yapmıyoruz. Önlem alınmazsa yüzyıl sonunda kurak alanlar Türkiye’nin 7,5 katı, yani 5,8 milyon km² kadar genişleyecek. Bu yalnızca toprak verimliliğinin düşmesi değil; su kıtlığı, yoksulluk ve iklim krizinin derinleşmesi anlamına gelir."
Türkiye’nin Yarımından Fazlası Çölleşme Tehlikesi Altında
TEMA Vakfı, 31 yıl önce "Türkiye Çöl Olmasın!" sloganı ile Türkiye’de çölleşme tehdidine dikkat çekmiş ve bu konuyu gündeme taşımıştı. Deniz Ataç, günümüzde çölleşme tehlikesinin daha da büyüdüğünü vurgulayarak, "İklim krizinin etkileriyle yağışlar azalıyor, su kaynaklarımız hızla tükeniyor. Türkiye topraklarının %50’sinden fazlası yüksek çölleşme riski altında. 2001-2020 yılları arasında kurak iklime sahip alanlar %5,4 oranında arttı. Sürdürülebilir olmayan tarım yöntemleri, erozyon ve aşırı gübre kullanımı topraklarımızın üretkenliğini azaltıyor. Yanlış tarım ürünleri seçimi nedeniyle yeraltı su seviyeleri hızla düşüyor, sulak alanlarımız yok oluyor. Ancak bu gidişi durdurmak elimizde." dedi.
Doğaya Yatırım Yapmanın Zamanı Geldi
Tüm bu veriler, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde toprağın korunması ve eski sağlığına kavuşturulması için acil ve etkili adımlar atılması gerektiğini ortaya koyuyor. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, toprağın ve doğal varlıkların korunması için birlikte hareket etmenin önemini şu sözlerle vurguladı:
- "Bugün neden olduğumuz arazi tahribatı ve bunun sonucu oluşan çölleşme, kuşaklar arası adaleti tehdit ediyor.
- Bu adaleti yeniden tesis etmek için doğaya olan yükümüzü azaltmalı, arazi tahribatına karşı durmalı ve etkili politikalar geliştirmeliyiz.
- Arazi restorasyonu yoluyla doğayı iyileştirmeliyiz. Bu kapsamda tahrip olmuş ormanların yeniden canlandırılması, çayır ve meraların ıslah edilmesi, sulak alanların korunması ve geri kazanılması şarttır.
- Tarım arazilerinde erozyonu önleyen, toprak organik madde içeriğini artıran ve toprak sağlığını koruyan sürdürülebilir tarım tekniklerinin uygulanması gereklidir.
- Yapılacak her bir arazi restorasyonu yatırımının 30 kata kadar geri dönüş sağlayabileceği bilimsel olarak ortaya konmuştur.
- Şimdi doğaya yatırım yapma zamanı çünkü toprakları iyileştirmek sadece bugünü değil, doğayı ve geleceğimizi korumak demektir."
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
https://www.beyazhaberajansi.com/tema-vakfi-topragi-iyilestirmek-dogayi-ve-gelecegi-korumaktir/144158/