6. Uluslararası Moleküler İmmünoloji ve İmmünogenetik Kongresi İstanbul’da Gerçekleşti

6. Uluslararası Moleküler İmmünoloji ve İmmünogenetik Kongresi İstanbul’da gerçekleşti. Güncel araştırmalar ve uzman görüşleriyle bilim dünyası buluştu.

6. Uluslararası Moleküler İmmünoloji ve İmmünogenetik Kongresi İstanbul’da Gerçekleşti
Yayınlama: 07.05.2025
4
A+
A-

Türk İmmünoloji Derneği ve Acıbadem Üniversitesi’nin iş birliğiyle düzenlenen 6. Uluslararası Moleküler İmmünoloji ve İmmünogenetik Kongresi (MIMIC), 28-30 Nisan 2025 tarihleri arasında, İstanbul’un seçkin akademik ortamında, Acıbadem Üniversitesi ana kampüsünde gerçekleştirildi. Bu prestijli etkinlik, bağışıklık sistemi ve genetik alanında çalışan uzmanları ve bilim insanlarını bir araya getirerek, alanındaki en güncel araştırma ve gelişmeleri paylaşma fırsatı sundu.

Organizasyonun başkanlığını, Acıbadem Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Dr. Tolga Sütlü üstlendi. Dünyanın dört bir yanından, özellikle Amerika, Japonya, Avrupa ve Asya ülkelerinden toplam 320 araştırmacı ve akademisyenin katılımıyla gerçekleşen kongrede, Karolinska Enstitüsü, MD Anderson Kanser Merkezi ve BioNtech gibi dünya çapında tanınan kurumların yanı sıra, Türkiye’den ve diğer ülkelerden saygın üniversitelerin temsilcileri de bulunuyordu. Bu geniş katılım, kongreye katılanların alanındaki yeni trendleri yakından takip etmelerine ve uluslararası iş birlikleri kurmalarına olanak sağladı.

Kongre boyunca, temel bilimsel araştırmalardan klinik uygulamalara kadar geniş bir yelpazede oturumlar düzenlendi. Oturumlar, bağışıklık sistemiyle ilişkili kanser tedavileri, otoimmün hastalıklar, enfeksiyonlar ve yeni nesil immünoterapiler gibi konuları kapsıyordu. Ayrıca, özellikle son yıllarda ön plana çıkan kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımları, biyoteknolojik gelişmeler ve hücresel tedavi yöntemleri detaylı şekilde tartışıldı. Bu kapsamda, yenilikçi araştırmalar ve klinik uygulamalar ile ilgili yeni bilgiler paylaşıldı.

Kongrede, enfeksiyon hastalıkları, kanser ve otoimmün hastalıkların immünolojik temel mekanizmaları detaylıca ele alındı. Ayrıca, bağışıklık sistemine dayalı yenilikçi tedavi yaklaşımları, özellikle biyolojik ilaçlar ve hücresel terapiler, aktif olarak tartışıldı. Sektör temsilcileri ise dört farklı uydu sempozyumu aracılığıyla, ilaç ve tıbbi teknoloji alanında en son gelişmeleri katılımcılarla paylaştı.

29 Nisan: Dünya İmmünoloji Günü ve Farkındalık Çalışmaları

Bunun yanı sıra, kongre kapsamında 29 Nisan Dünya İmmünoloji Günü dolayısıyla düzenlenen çeşitli farkındalık etkinlikleri büyük ilgi gördü. En dikkat çekici etkinliklerden biri, “Primer İmmün Yetersizlikleri” konusunda toplum bilincini artırmak amacıyla gerçekleştirilen balon uçurma etkinliği oldu. Katılımcılar, gökyüzüne yükselen her bir balonun, tedaviye ulaşabilen hastaları temsil ettiğine inanarak, erken teşhisin hayati önemine vurgu yaptılar.

Kanserle Mücadelede Yeni Ufuklar: NK Hücreleriyle Tedavi

Acıbadem Üniversitesi’nde yürütülen ve dünya genelinde de ilgiyle takip edilen çalışmalar, doğal öldürücü (NK) hücrelerinin kanser tedavisinde devrim yaratma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Bu hücreler, sadece kanser hücrelerini tanıyıp yok ediyor, sağlıklı hücrelere zarar vermiyor. Dr. Tolga Sütlü, bu alandaki gelişmeleri şu sözlerle açıkladı: “CAR-T ve NK hücreleriyle yapılan çalışmalar, lösemi, lenfoma ve melanom gibi kanserlerde umut vadeden sonuçlar ortaya koyuyor. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek ve daha güvenli tedaviler geliştirmek amacıyla yoğun çalışmalar yürütüyoruz.”

Geliştirilen yeni tedavi yöntemleri, hastadan ve kaynaktan elde edilen hücrelerin kullanımıyla, vücutta sürekli aktif kalan, yaşlanmayan ve kanserle sürekli savaşan hücreler üretmeye odaklanıyor. Bu yaklaşım, “yaşayan ilaç” konseptiyle örtüşüyor ve tedavi güvenliğini artırıyor. Şu an deneme aşamasında olan bu çalışmaların, önümüzdeki birkaç yıl içinde klinik uygulamalara geçmesi bekleniyor. Dr. Sütlü, “Hedefimiz, NK hücreleriyle, nüksetmiş veya tedavi edilmesi zor olan kanser türlerinde başarı yakalamak” ifadelerini kullandı.

mRNA Teknolojisi ve Kanser Aşıları

Johannes Gutenberg Üniversitesi ve BioNTech uzmanlarından Dr. Mustafa Diken, mRNA teknolojisinin, COVID-19 aşılarından sonra, kanser ve otoimmün hastalıklarının tedavisinde de yeni bir çığır açtığını belirtti. Bu teknolojinin, özellikle akciğer, karaciğer ve lenf gibi bölgelerdeki tümörleri küçülttüğünü ve metastazların azaltılmasında etkili olduğunu vurguladı. Ayrıca, pankreas kanseri üzerine yürütülen çalışmaların devam ettiğine dikkat çekti. Dr. Diken, “Kişiye özel tedaviler ve hedefe yönelik yaklaşımlar, kanserde büyük bir dönüşüm yaratıyor. Aşı ve immünoterapiler, çok daha etkili ve yan etkileri düşük tedavi seçenekleri olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

Aşıların Toplum Sağlığındaki Rolü ve Yanlış Bilgilendirme

Toplum sağlığını ilgilendiren en kritik konulardan biri olan aşı karşıtlığı, kongrede ciddi şekilde ele alındı. Avrupa İmmünoloji Dernekleri Federasyonu (EFIS) Başkanı Prof. Dr. Bojan Polic, aşıların güvenliği ve etkinliği konusunda bilimsel kesinliklerin olduğunu vurgulayarak, yanlış bilgilendirmenin önüne geçilmesi gerektiğine işaret etti. Prof. Dr. Polic, “Aşılar, çiçek hastalığını ortadan kaldırmış, kızamık, çocuk felci ve verem gibi ölümcül hastalıkların neredeyse tamamen yok olmasını sağlamıştır. Aşı karşıtlığı, toplumda yeniden salgınlara yol açabilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir” diye konuştu.

COVID-19 pandemisi sürecinde, mRNA teknolojisinin geliştiğine değinen Prof. Dr. Polic, yeni nesil aşıların yan etkilerinin azaldığını ve çok daha güvenli hale geldiğini belirtti. Ayrıca, yakın gelecekte, kanser ve otoimmün hastalıkları önlemeye ve tedavi etmeye yönelik aşıların da hayatımıza gireceğini öngördü. Bu gelişmelerin, kişiselleştirilmiş ve genetik temelli tedavi stratejilerinin, tıp alanında devrim yaratacağının sinyallerini verdiği vurgulandı.

Bağışıklık Sisteminin Beyin Sağlığıyla İlişkisi

Türk İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Arzu Aral, bağışıklık sistemi ile beyin sağlığı arasındaki derin bağlantıya dikkat çekti. Çevresel faktörlerin, otoimmün hastalıklar ve nörodejeneratif hastalıklar üzerindeki etkisinin giderek daha iyi anlaşılmaya başlandığını dile getirdi. Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların, bağışıklık sistemiyle olan ilişkisi üzerine yapılan çalışmaların hız kazandığını belirtti. Prof. Dr. Aral, “Alzheimer hastalığına karşı geliştirilen bazı monoklonal antikor tedavileri, çeşitli ülkelerde onay aldı. Bu tedaviler, beyin içindeki amiloid plakların azaltılmasında başarılı olsa da, klinik fayda ve güvenlik açısından halen araştırmalar devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Hücresel tedavi yaklaşımlarının, nörolojik hastalıkların tedavisinde de kullanılması yönünde çalışmaların sürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Aral, hastalıkların moleküler ve immünolojik mekanizmalarının detaylıca araştırılmasının, yeni tedavi imkanlarını açtığını belirtti. “Elde edilen bilgiler, hastalıkların seyrini anlamamıza ve güvenli tedavi stratejileri geliştirmemize olanak tanıyor. Bu sayede, yakın gelecekte, bağışıklık sistemi temelli tedaviler sayesinde, bu hastalıkların ortadan kaldırılması mümkün olabilir” diye ekledi.

Kaynak gösterilmeden paylaşılan haberlerimiz, yazılarımız, videolarımız, resimlerimiz, izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz, aksi halde yasal işlemler başlatılır.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.